Son İletiler

#1
Bilgi Bankası / Bal Sirkesi Nedir ?
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:27 ÖS
Bal sirkesinin bilinen faydaları;

- Beyin ve sinir sistemi için birçok fayda sağlar. Sistemin temizlenmesini sağlar.
- Mide, bağırsaklar ve sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiler gösterir. Mide kramplarının geçmesi için etkilidir.
- Cildi tazeleme yani gençleştirme özelliği vardır.
- Alerjik rinit (saman-bahar nezlesi) gibi mevsim alerjilerine iyi gelir.
- Zayıflamaya, kilo kaybına katkı sağlar.
- Damarları açar ve kan dolaşımını düzenler.
- Boğaz ağrılarını geçirir. Buğu olarak uygulandığında ses kısıklığına iyi gelir. Biraz bal sirkesi sıcak suyun içine konup buharı solunursa, sinüslerin açılmasına katkı sağlar.
- Vücutta biriken fazla tuzun atılmasına yardım ederek yüksek tansiyonu düzenler. Bal sirke limon karışımı da tansiyon düşürmede yardımcı olabilir.
- Bal sirkesi bünyesinde bulunan B1, B2 vitaminleri ve doğal asitler yüksek kolesterolü düşürmeye katkı sağlar.
- Vücut direncini artırarak soğuk algınlığı ve öksürüğe karşı faydalı olur. Bal sirkesi buğusu, bronşite iyi gelir ve boğazın yumuşamasına yardımcı olur.
- Varis tedavisinde etkili olduğu konusunda görüşler vardır.
#2
Bilgi Bankası / Polen Nedir ?
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:26 ÖS
Ortalama olarak polenin, yaklaşık %25'i, en az 18 amino asit içeren, proteindir. Buna ek olarak, polen de çeşitli vitaminler, 28 farklı mineral, 11 enzim ya da koenzim, 14 yağ asidi, 11 karbonhidrat ve hormon bulunmakta olup, kalorisi düşüktür. Polenin, bal arısı larvasının beslenmesi için çok önemli olan B vitaminlerince de zengin (B1, B2, B3, B5, B6) olduğu ve vitamin C, A, E, karotenoidler, folik asit, rutin, biotin, niasin, riboflavin, HGH (insan büyüme hormonu) ve gonadotropin içerdiği de saptanmıştır.

Polenin Faydaları :
- Araştırmacılar arı poleninin, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, X ışınlarına karşı dirençli kıldığını, antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahip olduğunu, özellikle ciddi hastalıklara neden olan Escherichia coli ve Proteus mikroorganizmalarına karşı belirli bir antibiotik özelliğinin varlığını saptamışlardır.
- Polen, ayrıca vücudu gençleştirip, organları ve bezleri uyararak, yaşama direncini yükseltir ve yaşam süresini uzatır. Polenin sürekli olarak alınabilir olması, göze çarpar bir enerji artışına neden olur. Polen Sporcular tarafından ideal bir besin maddesi olarak tüketilmektedir. Bu durum performans kalitesini yükseltmesi ve sürdürmesi ile ilgilidir. Ayrıca polen alerjisi olan çocukların tedavisinde ve prostat hastalarında da kullanılmaktadır.
- Polen, ayrıca vücudu gençleştirip, organları ve bezleri uyararak, yaşama direncini yükseltir ve yaşam süresini uzatır. Polenin sürekli olarak alınabilir olması, göze çarpar bir enerji artışına neden olur. Polen, dünya atletleri arasında favori bir besin maddesi olarak tüketilmektedir. Bu durum performans kalitesini yükseltmesi ve sürdürmesi ile ilgilidir. Ayrıca polen alerjisi olan çocukların tedavisinde ve prostat hastalarında da kullanılmaktadır.
- Polenin başlıca kullanım alanı bir besin maddesi olarak değerlendirilmesidir. Evcil hayvanların ve laboratuvar böceklerinin yemlerine eklenen polenin büyüme hızını artırdığı, sindirimi kolaylaştırdığı ve daha sağlıklı bir görünüm kazandırdığı ifade edilmiştir
- Polenin Saklama koşulları:
- Polen 5°C'de bir yıllığına veya -15°C'de birkaç yıllığına besin değerini kaybetmeden derin dondurucuda saklanabilir. Güneş ışığı, örneğin UV, radyasyon, polenin besin değerini yok etmektedir. Bu nedenle kuru polen, koyu cam kaplarda ve karanlık soğuk yerlerde saklanmalıdır.
#3
Bilgi Bankası / Propolis Nedir ?
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:24 ÖS
Münstedt ve Zygmunt (2001)' un bildirdiğine göre propolisin genel bileşiminde %50 reçine, %30 balmumu, %10 essensiyal ve aromatik yağlar, %5 polen ve %5 organik kalıntılar vardır. Propolisin temel kimyasal içeriğinde ise, flavonoidler, fenolikler ve çeşitli aromatik bileşikler bulunmaktadır. Bu bileşikler suda ve hidrokarbon çözücülerde zayıf çözünürken alkolde iyi çözünürler. Propolisin genelde kullanılan çözücüleri ise alkol, aseton, amonyak, benzen, kloroform ve eterdir. Farklı propolis örnekleriyle yapılan çalışmalar sonucunda propolisin bileşiminde 300′ den fazla madde belirlenmiştir bu maddelerden bazıları örnek olarak verilmiştir.

Krisin: Tümör sitotoksititesi (Hladon et al., 1987), Anti Heliobacter pylori (Stangaciu, 1998)
Apigenin: Gastrik ülserin tedavisi (Dadant, 1992)
Asasetin: Antiinflamatör (Bankova et al.,1983)
Kuersetin: Antiviral (König, 1985), Kapillerin güçlenmesi (Schmidt, 1996; Stangaciu, 1998), Antitümör (Stangaciu, 1998), Spazm giderici (Dadant, 1992)
Kaempferid: Spazm giderici (Dadant, 1992)
Galangin: Bakteriostatik (Pepeljnjak, 1982), Antibakteriyel (Metzner et al., 1979), Antimikotik  (Metzner et al., 1979), Anti Heliobacter pylori (Stangaciu, 1998)
Pinosembrin: Bakteriostatik  (Stangaciu, 1998), Anti-Candida (Paintz and Metzner, 1979), Anti Heliobacter pylori (Stangaciu, 1998), Lokal anestezik (Schmidt, 1996)
Pinobanksin: Antimikotik (Metzner et al., 1979)
Pinostrobin: Lokal anestezik (Paintz and Metzner, 1979)
Luteolin: Antiviral (König, 1985), Gastrik ülserin iyileşmesi (Dadant, 1992)
Artepillin C: Antitümör (Matsuno et al., 1997)
Ferulik asit: Antibakteriyel (Stangaciu, 1998), Kollajenik etki (Stangaciu, 1998), Antioksidan etki (Bankova, 2000)
Benzoik asit: Bakteriostatik, bakterisit (Janes and Bumba, 1978), Antiseptik (Stangaciu, 1998)
Sinamik asit: Anti-Staphylococcus aureus (Stangaciu, 1998)
Sinamik asit ve esterleri: Antifungal (Stangaciu, 1998), Antibakteriyel (Stangaciu, 1998)
Kafeik asit: Antiviral (König, 1985; Schmidt, 1996), Antibakteriyel (Schmidt, 1996; Stangaciu, 1998), Antiinflamatör (Bankova et al., 1983), Antioksidan etki (Bankova, 2000)
Klerodan diterpenoidler: Antitümör (Matsuno, 1995)
Kafeik asit türevleri: Lokal anestezik (Paintz and Metzner, 1979)
Kafeik asit phenethyl ester: Antitümör (Matsuno et al., 1997a), Herpes virüsüne karşı (Stangaciu, 1998)
Prenyl caffeate: Potansiyel kontak alerjen (Stangaciu, 1998)
Uçucu bileşenler (Eterik yağlar): Antimikrobiyal (Stangaciu, 1998)
Bisabolol: Antiinflamatör (Stangaciu, 1998)
Arjinin (aminoasit): Mitozu stimule eder protein biyosentezini artırır
Prolin (aminoasit): Kollajen ve elastinin
Bakır: Endarteritis, deri hastalıkları (Stangaciu, 1998)

Propolisin su ve etanol ekstraktlarıyla in vitro koşullarda yapılan deneylerde karaciğer hücrelerinin (hepatositler) propolis ekstraktı içerisinde, etanol, karbon tetraklorid, galaktosamin ve allil alkol gibi zehirli maddelere karşı korunabildiğini göstermiştir. Özellikle propolisin su ekstraktından elde edilen dicaffeoyl quinic asidin çok önemli bir koruyucu olduğu bulunmuştur. Propoliste bulunan bazı bileşenler, C vitamini ve E vitamini gibi antioksidanlardan daha etkili olabilir. Antioksidan etki; serbest radikal atıkların toplanmasıdır ki bunlar azaltılan glutahione seviyesinin hücre içinde oldukça önemli olduğunu göstermektedir, bir başka hipoteze göre propolisin bazı bileşenleri, dolaşımdaki kan tarafından emilerek, C vitamini gibi davranmaktadır. Propolisin virüslere karşı olan etkisi, çok uzun yıllardan beri bilinmekte olup, içeriğinde kafeik asit fenil ester grubunu içeren propolis örneklerinin virüslere karşı etkin olduğu gösterilmiştir. Ayrıca propolisin Adenovirüsler ve Influenza virüslere karşı etkili olduğu saptanmıştır. Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalarda AIDS'in nedeni olan HIV virüsüne karşı da etkileri gözlenmiştir. Propolisin, yaraların iyileşmesindeki olumlu etkisi ile anti-bakteriyel özelliği arasında korelasyon vardır. Propolisin çeşitli tipteki bakteriler ve mantarlar üzerinde bakteri ve mantarın bölünmesini durdurucu etkileri olduğu gösterilmiştir. Propolisin, virüslere karşı etkisi, bitki kaynağı değişse de farklılık göstermemesine rağmen, bakterilere olan etkisi propolisin bitki kaynağına göre değişiklik göstermektedir.
#5
Bilgi Bankası / Balın İnsan Sağlığına Etkileri
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:19 ÖS
Bal eski zamanlardan beri sağlıklı yaşamı destekleyen bir besin maddesi olarak düşünülmüştür. Bal, hemen hemen bütün mitolojik metinlerde bahsedilen tek üründür. Homer'in İlyada ve Odise destanı, Atinalıların Deipnosophist'i, ve Plato, Aristo, Demokritus ve diğerlerinin filozofik metinleri gibi çeşitli klasik Yunan metinlerinde balın insanlar için öneminden övgü ile bahsedilmiştir. Hipokrat, balın besinsel ve farmasötik değerinin tesadüfî olmadığını vurgulamıştır. Antik Yunanistan'da bal besin maddesi olarak değerlendirildiği kadar medikal amaçlar için de kullanılmıştır. Eski Yunanlıların medikal formüllerinin, bala dayandığına dair kayıtlar bulunmaktadır. İncil'de balın yara tedavi edici özelliklerinden bahsedilmektedir. Bal eski zamanlardan beri, yanık tedavisinde, sindirim sistemi bozukluklarında, astım, enfeksiyonlu yaralarda ve deri ülserinde kullanılmaktadır. Bal, antioksidan ve antimikrobiyal özelliği nedeni ile yara, yanık ve mide ülseri tedavisinde etkilidir. Balın antibakteriyel özelliği, ozmoza neden olan düşük su aktivitesi, hidrojen peroksit etkisi, yüksek asiditesi sonucudur. Baldaki antioksidan maddeler, kalın bağırsak iltihabının, kolona verdiği hasarı azaltmaktadır. Yapılan bazı çalışmalara göre, balın sistemdeki probiyotik bakterileri artırmada etkili olabileceği, bu sayede, immün sistemi güçlendirmeye, hazımsızlığı azaltmaya, kolesterolü düşürmeye ve kolon kanserini önlemeye yardımcı olduğu bildirilmiştir. Chepulis (2007), yaptığı araştırmada, balın hazımsızlığı azaltması nedeni ile altı haftalık bir süre içinde balla beslenen farelerin, diğer şekerlerle beslenen farelere göre kilo artmasında düşüşler olduğunu saptamıştır. Bal antibakteriyel özelliği ile ağız, boğaz ve bronş enfeksiyonlarına karşı kullanılmaktadır. Böbrek fonksiyonlarını düzenleyici, uykusuzluğu giderici, ateş düşürücü etkileri bulunmakta, kalp, dolaşım sistemi hastalıkları, karaciğer rahatsızlıklarına karşı kullanılmaktadır. Klinik araştırmalarda ise gözde, katarakt hastalığına, konjuktivit ve çeşitli kornea rahatsızlıklarına karşı, direk gözün içine uygulanarak kullanıldığı bildirilmektedir. Bal, şeker şurubu ve diğer doğal tatlandırıcılar bebekler için potansiyel bir tehlikedir. Mide asiditesinden dolayı insanlar için zararlı olmayan Clostridium botulinum endosporları, çevrede ve dolayısı ile balda yaygın olarak bulunabilmektedir. Bir bebeğin sindirim enzimleri asidik olmadığı için, bebeğin midesi Clostridium botulinum endosporlarının gelişmesi için uygun bir ortam oluşturur ve burada toksin üreterek botulizm'e neden olur. Bu nedenle, 12 aydan küçük bebeklere, ne bal ne de diğer tatlandırıcıların yedirilmemesi tavsiye edilmektedir.
#6
Bilgi Bankası / Balın Kimyasal İçeriği
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:17 ÖS
Bal, yaklaşık olarak 181 madde içermektedir. White, (1979)'a göre ise balın içeriğinde 200 tane madde bulunmaktadır. Balda ortalama %80 şekerler, %17 su ve organik asitler, mineral tuzlar, vitaminler, proteinler, fenolik bileşikler, yağlar ve serbest amino asitler gibi diğer minör bileşikleri içermektedir . Balın içeriğinde aynı zamanda, laktonlar, vitaminler (B1, B2, C ve nikotinik asit), polen, balmumu ve pigmentler bulunmaktadır. Balın içeriği, bitki orjinindeki farklılıklara, iklim koşullarına ve çevresel faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Balda bulunan inorganik bileşikler su, potasyum (K), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), bakır (Cu), manganez (Mn), demir (Fe), klorür (Cl), sülfür (S), fosfor (P) ve silisyumdur (Si) (Crane, 1980). Balın mineral içeriği ve eser miktarda bulunan elementler, coğrafik orijininin belirlenmesinde kullanılabilir. Balın, amino asit miktarı % 1'dir ve toplam amino asit miktarının % 50-80 gibi büyük bir kısmını prolin oluşturmaktadır . Balın içeriğinde, varlığı yüksek oranda balın bitkisel orijine bağlı olarak değişen, çok miktarda fenolik bileşik yer almaktadır. Balın toplam fenolik bileşik miktarı ile antioksidant aktivitesi arasında bir korelasyon mevcuttur. Salgı balında, toplam fenolik bileşik miktarı, en yüksek değere sahiptir. Balın toplam fenolik bileşik miktarının tayini, balın kalitesinin ve tedavi edici özelliğinin tayininde iyi bir parametredir. Balın içerisinde ayrıca, karakteristik tadının oluşmasından sorumlu uçucu maddeler mevcuttur. Orijinine bağlı olarak bal, apigenin, pinocembrin, kaemferol, kuersitin, galangin, krisin, vitamin C, katalaz, pinobanksin, hesperetin ve pek çoğu antioksidan özellik gösteren ferulik asitler gibi çeşitli antioksidanlar içermektedir.
#7
Bilgi Bankası / Balın Rengi
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:15 ÖS
Balın rengi, açık renkten koyu ambere hatta siyaha doğru çeşitlilik göstermektedir. Balın rengini etkileyen bileşenler, karoten, ksantofil, antosiyanin gibi değişik bitki pigmentleridir. Balın renginin floral kaynak, endüstriyel işleme metotları, sıcaklık ve depolama süresine bağlı olarak değiştiğini gösteren pek çok çalışma yapılmıştır. Polen taneleri (morfolojisi ve rengi) balın rengini belirlemede etkili olabilmektedir. Koyu renkli balların mineral madde içeriği açık renkli ballara göre daha yüksektir. Koyu renkli balların fenolik asit türevlerini içerme oranı yüksektir ve daha fazla miktarda flavanoid içermektedir.
#8
Bilgi Bankası / Balın Tadı ve Aroması
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:14 ÖS
Balın kompozisyonu ve tadı, nektar kaynağına, iklime, arıcının işleme sürecinde kullandığı yönteme bağlı olarak farklılık göstermektedir. Maeda et al. (1962), balın tadının prolin miktarı, şeker ve glukonik asit miktarına bağlı olduğunu bildirmiştir. Balda bulunan uçucu ve yarı uçucu (volatile) organik bileşenler aroma/koku kalitesini büyük oranda etkilemektedir.
#9
Bilgi Bankası / Ham Bal Nedir ?
Son İleti Gönderen moderhan - Şub 08, 2024, 03:12 ÖS
Ham bal, bitkilerin nektarının ya da canlı kısımlarının salgılarının veya canlı kısımlarının üzerinde beslenen bazı böceklerin salgılarının, bal arıları tarafından toplanarak, kendine özgü özellikli maddelerle karıştırılıp, dehidre edilip, olgunlaşması için peteğe bırakılan, doğal tatlı bir maddedir. Balın kimyasal kompozisyonu bitki kaynağına bağlıdır ve bu nedenle ballarının içeriği birbirinden farklıdır.